Yaygın Anksiyete ( Genelleşmiş Anksiyete ) Bozukluğu

Yaygın Anksiyete ( Genelleşmiş Anksiyete ) Bozukluğu

Yaygın Anksiyete (Kaygı) Bozukluğu (YAB)

‘Bayan Y. 30 yaşında, evli, başarılı bir iş kadını kadın yoğun korku ve kaygı belirtilerinin değerlendirilmesi için başvurmuştu. 8 aydır mesleki performansına ilişkin giderek artan bir kaygı yaşadığını fark etmişti. Örneğin her zaman görkemli bir dava açıcı olmasına karşın, kendisini kazanma becerisine ilişkin daha da korkulu hissediyordu. Benzer biçimde fiziksel olarak çok iyi olmasına karşın sağlığının bozulmaya başladığına ilişkin yoğun endişesi vardı. Bayan Y. somatik yakınmalarının korkularına eşlik ettiğini fark etti. Kendisini daha yorgun, irritable ve gergin hissediyordu. Uykuya dalma güçlüğü yaşıyor ve mesleki performansı ile ilgili yoğun endişe yaşıyordu’.

Yaygın Anksiyete (Kaygı) Bozukluğu (YAB) birçok fiziksel hastalıkla yaygın olarak birlikte bulunabilen kronik bir anksiyete bozukluğudur. Çeşitli çalışmalarda YAB’nin yaşam boyu yaygınlığı %5.1 olarak belirlenmiştir. Bu oranlar panik bozukluğunun yaygınlık oranlarından çok daha yüksektir. Ayrıca kadınlarda erkeklere kıyasla iki kat daha fazla olduğu; işsizler, boanmışlar, ayrı yaşayanlar, dullar ve 24 yaş üzerindeki bireylerde daha yaygın olduğu bulunmuştur. YAB tanılı bireylerin %65’inde hali hazırda eş zamanlı olarak bir başka psikiyatrik bozukluk bulunabilmektedir.

YAB, yaşlılarda en yaygın olan anksiyete bozukluğudur ve sıklıkla bir başka anksiyete bozukluğu ile birlikte bulunur. Yaşlılarda YAB panik bozukluğu ve fobilerden 3 kat; major depresyondan %20 daha fazla görülmektedir.

YAB, aşırı kaygı ve endişeyle birlikte olan kronik gidişli bir bozukluktur. Genellikle son ergenlik ve erken erişkinlik döneminde başlar. YAB’nin ortalama süresi 20 yıl olup, bu kronik gidişli olduğunu gösterir. Stres YAB’nin başlamasında önemli bir rol oynamaktadır. Genetik etkenler başlangıcına katkıda bulunmaktadır. Erken yaş başlangıçlı bireyler hemen daima gergin, sosyal olarak duyarlı ve çekingendir. Geç başlangıçlı olanların sosyal uyumu daha iyidir.

Epidemiyolojik Alan Çalışması verilerine göre YAB kadınlarda, 30 yaşın altındaki bireylerde ve siyahlarda çok daha yaygındır. Bu bozukluğun yaşam boyu yaygınlığı kentlerde ve düşük maddi gelir düzeyinde olanlarda daha yüksektir. Kadınlarda erkeklere oranla 2 kat daha fazla görülmektedir. YAB’den yakınan bireyler çalışma yaşamına ilişkin zorluklar, sosyal uyum sorunları ve yaşamdan yeterince doyum alamamaktan yakınırlar.

Yaygın Anksiyete Bozukluğu DSM-5 Tanı Kriterleri;

  1. En az altı aylık bir sürenin çoğu gününde, birtakım olaylar ya da etkinliklere (işte, okulda başarı gösterebilme gibi) ilgili olarak, aşırı bir kaygı ve kuruntu (kaygılı beklenti) vardır.
  2. Kişi, kuruntularını denetim altına almakta güçlük çeker.
  3. Bu kaygı ve kuruntuya, aşağıdaki altı belirtiden üçü (ya da daha çoğu) eşlik eder:
  1. Dinginleşememe (huzursuzluk) ya da gergin ya da sürekli diken üzerinde olma.
  2. Kolay yorulma
  3. Odaklanmada güçlük çekme ya da zihnin boşalması
  4. Kolay kızma
  5. Kas gerginliği
  6. Uyku bozukluğu (uykuya dalmakta ya da uykuyu sürdürmekte güçlük çekme ya da dinlendirmeyen, doyurucu olmayan bir uyku uyuma)
  1. Kaygı, kuruntu ya da bedensel belirtiler, klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya da toplumsal, işle ilgili alanlarda ya da önemli diğer işlevsellik alanlarında işlevsellikte düşmeye neden olur.
  2. Bu bozukluk bir maddenin/ilacın ya da başka bir sağlık durumunun (örn. hipertiroidi) fizyolojiyle ilgili etkilerine bağlanamaz.   
  3. Bu bozukluk başka bir ruhsal bozuklukla daha iyi açıklanamaz.

 

Yaygın Anksiyete Bozukluğunun Tedavisi

Yaygın Anksiyete Bozukluğu hastalarında uygun tedavinin seçimi eştanılı hastalıklar gibi çeşitli durumlardan etkilenir. YAB’nin süreğen gidişi olan ve depresyonla yüksek eştanı gösteren bir bozukluk olduğu bilinmektedir. Akut anksiyeteyi (kaygı) kontrol etmek, iyileşme süresince izlemek gibi tedavi amaçlarının belirlenmesi ile tedavinin başarılı olması kolaylaştırılabilir. YAB’nin tekrarlanmasının önlenmesi tedavideki en önemli hedeflerden biridir.

Tedavide en uygun yaklaşım psikoterapi, ilaç tedavisi ve destekleyici yöntemlerin birlikte kullanılmasıdır. YAB tedavisinde bireyin ruhsal belirtileri, duygusal durumları, tepki kalıpları ve eşlik eden bilişleri gözden geçirilmeli; hipervijilans (abartılı davranış yoğunluğu eşliğinde duygusal hassasiyet) derecesi, kassal ve otonomik belirtilerin (kan basıncında yükselme, kalp hızında artış, soluk alıp vermenin hızlanması, vücut sıcaklığının artması, kaslarda anormal sertlik, aşırı terleme) varlığı da dikkate alınmalıdır. Anksiyetenin sözü edilen bileşenleri, hastadan hastaya nitelik, şiddet ve oluştuğu yaşam olayları açısından değişkenlik gösterir. Değerlendirmenin son aşamasında da hastanın kişilik özellikleri, beklentileri ve motivasyonları dikkate alınmalıdır. Psikolojik müdahaleler güven verme, bedensel belirtilerin izah edilmesi, çatışmaların belirlenmesi ve gerekiyorsa daha ayrıntılı terapötik müdahalelerin uygulanmasını içerir. Tedavinin temel hedefi hastanın uyuma yönelik tutumlarının farkına vardırılması, hastalıkla baş etme mekanizmalarının kazandırılması, yeni beceriler elde etmesi ve yaşam tarzında kalıcı değişimler sağlanmasıdır.

Kullanılan ilaçlarla hastalığı oluşturan fizyopatolojik süreçleri düzeltmesi, altta yatan biyolojik yatkınlığı gidermesi ve hastaların ulaşabilecekleri en üst işlevsellik düzeyine gelmesi planlanır. Günümüzde YAB’de kullanılan başlıca birinci adım ilaç seçenekleri olan benzodiazepinler, hidroksizin, buspiron, seratonin-norepinefrin geri alım inhbitörleri, seçici seratonin geri alım inhibitörleri gibi ilaçların hem akut hem de uzun dönemde etkili tedavi seçenekleri oldukları bilimsel olarak gösterilmiştir.     

Psikiyatrist Dr. Turan Çetin, Yaygın Anksiyete Bozukluğu ( Genellenmiş Anksiyete Bozukluğu ) tedavisinde yılların getirdiği deneyim ve binlerce başarılı tedavi geçmişiyle Kadıköy Suadiye Bağdat Caddesindeki muayenesinde hizmet vermektedir.